Anasayfa | Yazım

Yazım

Yazım

GÖZYAŞI GECEYE YAKIŞIR


İnsan ister çocuk olsun, ister yetişkin günün her yerindeki derdi tasası göz önünde, günün içindedir.

Kanar, kabuk bağları yarası...

Ağlayınca, rahatlatıcı sürünce, annemiz öpünce geçer...

Ya geceler...
Gecelerin sızısı, yarası...

Ne uyku bırakır, ne de yürek?

İnsanın sacı da gece daha çok muğarır ne?

Gözyaşı da gecenin koyundan çıkmışse eğer...
İste o zaman derdinin büyüğü, hası çıkmış çatlamış demektir.

Gün içindeki boncuklar gibi uzantıları, gecenin zifirinde gerçek yaptıklarını gösterir...

Yüreği kasıp kavuran, her bir zerrenin içinden yakarak geçen tüm acılar geceye aittir. Bir anne öpücüğüne yenilen dertler, geceleyin saklandıkları yerden çıkıp gündüzleri gelirler. Çöküverirler insanın üzerine...

 Gecenin zifiriyle yoğrulan dertler daha da mi ağır çeker ne?

İste bundan ibarettir, hayali daha çok geceye yakışır mı?

Dertlinin gecesi yıl gibi, dakikası saat gibi geçmeyi bilmez..
Eşyanın bile yolunu şaşırır.. Yatak yastıkları baş düşmanı olur. yelkovanla akrep ağır aksak, iş gücü unutur, inme inmiş gibidir, gidemez, yol alamazlar...

Karıncalar üşüşür beyninde, dolgu tepişir sırtında, akrepler sokar yüreğini...

Dertlerin yaşlı geceyi sever,
Gözyaşı da geceye yakışır.

Gece daha da ağır olur gözyaşları,

Geceleri gözyaşları acıyı dindirmek için akmaz sanki, daha ağırlaşır, alev olur yakar, iz kalır kalır kaldığı yerde, kapanmayan yaralar acar...

ARALIK / 2011