Yazım
Yazım
TELEVİZYON ÖLDÜREN EĞLENCE!
Televizyonu sadece sıradan bir eğlence aracı olarak görmek ve çocukların başında olmak üzere sosyal sermayenin üzerinde bulunanların yok saymak mümkün değildir. Çocuklar, kontrolsüz televizyon izlemenin ortaya çıkmasının nedeni, başta saldırgan davranışlar olmak üzere pek çok kötü çalışma televizyondan bulunmaktadır.
"Televizyonun en önemli işlevi eğlendirici temalar sunması değil, bütün temaları eğlence olarak sunmasıdır." NeilPostman
Kuşkusuz insanların nüfuz ettiği büyüklükte ailelerin bilinç düzeyi ile doğrudan özellikleri. Özellikle iç göç ile birlikte yeni şehir yaşantısına uyum sağlamak, şehrin sosyo-kültürel değerlerinden faydalanmak, televizyonu tek sosyalleşme ve eğlence aracı haline getirmek. Günümüzde televizyonun bu gücü, öğrenme ve davranışları oluşturma hizmetleri evrilmiştir. Sosyal psikologların önemli bir kısmının saldırganlığının bildirildiği görüştedir. Sosyal öğrenmenin en önemli kuramcılarından Bandura'nın yaptığı pek çok deneyle yetişkinlerde zararlı olabilecekleri taklit edebilecekleri gösterildi (Hogg ve Vaughan, 2011). “Bandura (1973,1986) filmlerde ve televizyonlarda yansıtılan dökümler, hem Salgın dolguları hem de kurbanın çektiği acıları aklayarak yaralanmaların nasıl göründüğünü kanıtladı.” (Hogg ve Vaughan, 2011: 509). 1950'lerden bu yana Bandura, Gerbner, Williams, Huesman ve Eron başta olmak üzere çocuk, televizyon ve sosyal öğrenme üzerine bir dizi araştırması yapılmıştır. Bu çatlaklarla televizyondaki çocukların üzerindeki etki gözlemlenmektedir (İnceoğlu ve Akıner, 2009).
Bu ve benzeri araştırmalara göre, algıları açık, yorumlara kabiliyetleri henüz tam gelişmemiş olan çocuklar, farklı tüm kanallardan gelen mesaj ve bilgiler açık fiyattır. Belli bir disiplin ve kontrol aralığındaki ücretlerden, seçici olmayan televizyon izleme ortamının uzun süreli olması halinde, çocukların saldırganlık başlangıçta olmak üzere istenmeyen ortamda edinilmesine sebep olduğu gözlenmektedir.
Saldırganlık ve sosyal öğrenme
Şiddetli içerikli yapımlar sadece yetişkinlere yönelik programlarda değil, akıllı işaretlerle çocuklara hitap eden yapımlar ve hatta çizgi filmlerin içeriğinde de yoğun bir şekilde mevcut. Bu yapımlarda en ağır şiddetten, aşağılama, küfür vs gibi birçok türle de karşılaşmaktayız. Hatta profesyonel amaç eğlendirmek olan salon komedilerinde şiddet içeren sıradan komik bir şekilde sunulmaktadır. Aile içinde veya sosyal çevrede tanık olmasa dahi bir çocuk, televizyon boyunca pek çok türde, bu tür yapımlarla sık sık tanıklık ediyor.
Çocuklar anne babalarından daha alternatif, gün boyu zamanlarının çoğunda bu araçların karşısında ve mesaj bombardımanına maruz kalarak kalamıyor. Ailelerin çocuklarına ayırdıkları zamanların yeniden yapılandırılması ile birlikte, bunların gerçekleştirilecekleri de yapının anlamına geliyor. Medyanın ailelerin bıraktığı boş alanı doldurması hiç zaman kaybetmiyor. (Akçalı, 2009).
Televizyon sadece olumsuz eleştirilerin kaynağı gibi göstermek tek başına haksızlıktır. Özellikle tek hedef kitlesi çocuklar olan kanallar öğrenme fonksiyonlarının bilinciyle olumlu gelişmelere yönelik üretimlere da dikkat ediyorlar. Çizgi filmler, olumlu davranış kalıplarını geliştirmeye yönelik bazı yapımlar televizyonun olumlu beslenme aracının kapasitesindedir. Günümüzde alt yaş grubu çocukların sevgili haline gelen Caillou, Pepe, tuvalet alışkanlığından, yardımlaşmaya kadar pek çok davranış programı yoluyla öğretmektedir. Diğer taraftan sadece çizgi filmler değil, gerek yarışma, gerekse stüdyo program formatları ile olumlu mesajların drama yöntemleriyle dağıtıma ulaştıran pek çok farklı yapım mevcut. Dolayısıyla hareketle olumlu olacağını gösteren iddiası ve yöntemler aynı şekilde başta şiddet olmak üzere olumsuzluk da öğretilebileceğinin açık bir göstergesidir. 2-7 yaş arası çocuklarda düşünme gelişmemiştir. Çocuklar benmerkezci ve yargılarına gördükleri üzerinden varır. Bu yaş grubu çocukları gördüklerini taklit eder ve yaşamla doğrudan ilişki kurarlar. Televizyonda sahtecilikle bozulmanın önemli bir araç haline getirilmesi mümkündür. 7-12 yaş arası çocuklarda ise; deneme yanılma yolu ile öğrenme başladı ve masalların gerçek olmadığının da bozulmaları var. Bu yaş grubundaki televizyonun şiddet sahnelerinin gerçek performansının belirtileri değişkendir.
Kavga, şiddet, öldürme içeren ve günlük hayatta asla görmeyeceğimiz, üç gözlü, elinde vb yaratıklar, insanların hayatı, insanlar ve beraberindeki ilişkiler sağlıklı öğrenmesini güçleştirmektedir. Son dönemde yaygın olarak görülen sihir, büyü içeren çocuk yapımları da çocuğun gerçek dünyayı algılamalarını güçlendirmektedir. “... günümüzde televizyon yayınları eğitim amacı taşımadığı gibi çocuklar için potansiyel bir tehlike haline geldi.” (Karatay-Kesgin, 2007) Neil Postman “Televizyonun en önemli işlevi eğlendirici temalar sunması değil, bütün temaları eğlence olarak sunmasıdır” der. Aslında bu cümle bile eğitim sürecini tamamlamamış bir kişi ve hatta çocuk için televizyonun ne kadar büyük bir tehlike olması yeterlidir.
Küçük bir örnek ile açıklayacak olursak; iletişim teknolojisinin en yaygın aracı olan televizyon, güneşe benzetilebilir. Güneş ışınlarının insan vücudunun sağlıklı gelişimi için gerekli fakat günün belirli saatlerinde gerekli önlemlerden orta ve uzun süre korunması zararlıdır. Televizyonun mesajını kurgu yoluyla yayınlama, mesajın yerine ulaşmasını kolaylaştırmaktadır. Çocuklar da bir çapta ömürlerini çocukça oyunları ile geçirememektedirler. Buna alternatifsiz ve kontrolsüz televizyon izleyiciliğini eklediğimizde ruhen ve bedenen erken büyüyen çocukların sayısı giderek artıyor. Polat Alemdar gibi konuşmak, giyinmek isteyen genç ergenlerin, dokuz yaşında sevgilisi olmadığı için ayrılmak olan veya diyet yapma telaşına düşen çocukların sayısı hiç de azımsanmayacak kadardır. Televizyon ve şiddet neredeyse 50 yıldır sosyal bilimlerin en önemli araştırma alanlarında olmuştur. Başta ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Japonya olmak üzere pek çok dünyanın içeriği bulunmaktadır. (İnceoğlu-Akiner, 2009).
Televizyon nesli...
Medyadaki azalma, kısa ve uzun dönem maruziyetlerinde farklı etkiler ortaya çıkar. Kısa süreli maruz kalma, fiziksel ve sözlü saldırgan davranışlarda artış, saldırgan düşünceler ve duygularda artış ve anksiyete gözlenmektedir. Medyadaki şiddete uzun dönem maruz kalan çocuklarda, şiddet ve saldırganlık içeren eylem ve davranışlarda artış olduğu görülüyor. Çocuklukta meydana gelen olaylar, sık sık maruz kalma, kalındığında hayattaki ileri düzey fiziksel saldırı ve artışın kullanımının arttığı görülür. (Güleç, Topaloğlu, Ünsal, Altıntaş: 2012)
“ABD'de yapılan bir araştırmada televizyondaki şiddet eylemlerinin ortaya çıktığı ve kışkırtıldığı neredeyse kanıtlandı ve onaylandı. Televizyon, beyazların oturduğu mahalleye zencilerin mahallesinden 10 yıl önce gelmişti. Her iki mahallede televizyon gelmeden önce ve geldikten sonraki suç oranlarında inanılmaz bir artış görülmüş.” (Kuruoğlu)
Yapılan pek çok araştırmada televizyonun çocukların üzerinde etkisi olduğu ve bunun davranışlarına yansıdığı ifade edilmektedir. Televizyonu sadece sıradan bir eğlence aracı olarak görmek ve çocukların başında olmak üzere sosyal sermayenin üzerinde bulunanların yok saymak mümkün değildir. Çocuklar, kontrolsüz televizyon izlemenin ortaya çıkmasının nedeni, başta saldırgan davranışlar olmak üzere pek çok kötü çalışma televizyondan bulunmaktadır. Sosyal sermaye üzerine yeterince zihin yormayan ve çaba harcayan toplumlar bu türdeki tahribatının bedelini orta ve uzun vadede daha ağır ödeyeceği aşikardır. Aile izleme saatinde ve çocukların hedef alan yapımlarda televizyon yapımcısı ve desteklenmesinin sosyal sorumluluk anlayışı içinde olmaları gerekmektedir. Elbette sadece televizyonda olanları, yapımcıların suçlaması hakkaniyetli bir tutum değildir. Ailelerin, çocuklarını özellikle yetişkinlere yönelik programlardan uzak tutması, zamanlarının büyük bir çoğunluğunu televizyon karşısında geçirmesini de kontrol altında almaları gerekmektedir.
HAZİRAN / 2013