ÜÇÜNCÜ SEKTÖR YOLUYLA GERÇEKLEŞEN YURTTAŞLIK ÖRNEĞİ

ABD toplumu kar amacı gütmeyen ancak devlete de ait olamayan binlerce kuruluşun oluşturduğu üçüncü sektördeki sürekli gelişmeler açısından da , öbür ülkelerden – gelişmiş yada gelişmekte olan, serbest piyasa yanlısı ya da sosyalist olsun- farklı ve  ayrı bir konuma gelmiştir.  Bu kuruluşlar arasında Amerikan hastanelerinin çoğunluğu , okulların büyük bir bölümü ve yüzde olarak kolejlerle üniversitelerin daha da geniş bir kısmı yer almaktadır.

 

Üçüncü sektör kuruluşları başka ülkelerin tanımadığı kuruluşlar değildir. İngiliz eğitimi içinde “üst kademeler” de yer alırlar. – özel hazırlık okulları ve iki prestij üniversitesi Oxford ve Cambridge sayesinde.

 

Üçüncü sektör ülkenin fiilen en büyük işvereni durumundadır; Ancak  ne bu sektör içindeki işgücü ne de bunların gerçekleştirdiği verim istatistiklerde  görünmemektedir. Her ergin Amerikalıdan biri – bu toplam olarak 90 milyon kişi etmektedir- üçüncü sektörde gönüllü olarak çalıştığı tahmin ediliyor; çoğu da bunu ücret karşılığı çalıştıkları işlerine ek olarak yapmaktadırlar.  Bu gönüllülerin yaptıkları çalışma tam gün çalışmayla 7.5 milyon iş yılına karşılık gelmektedir. Kendilerine para ödense, yılda 150 milyar dolar eder; ama tabii ki ödenmemektedir. Üçüncü sektörün varlığı ABD de neden vergilerin Avrupadakinden daha düşük olduğunu da açıklamaktadır. ABD’de kamuya ve topluluğa yönelik amaçlar için yapılan harcamaların miktarı gerçekten de epey yüksektir., ancak bunun oldukça büyük miktarı – GSMH’nın %  15 ine ulaşan oranı vergiler kanalıyla gelmemektedir. Bu miktar verilen ücretler biçiminde, sigorta pirimleri biçiminde, yardım amaçlı katkılar biçiminde, yardım amaçlı katkılar biçiminde, devlete ait olmayan üçüncü sektör kuruluşlarına doğrudan gider.

 

BU kuruluşlar günümüzde giderek “üçüncü sektör” yerine “bağımsız sektör”  den söz eder olmuşlardır.Ancak bu terim bile bu kuruluşların gerçekleştirdiği işlevin ne olduğu sorusunu

Cevaplayamamaktadır. En yaygın olarak kullanılan tanım bunların ne “devlete ait” ne de “ticari” olmadıkları  yolundadır.  (Hastane, okul)

 

Bu kuruluşlara “insanı değiştiren kuruluşlar”  demek doğru olabilir. Bütün gelişmiş ülkeler bu işlevi yerine getirir. Fakat  pek çoğunda devlet kanalıyla yapılırken ABD de büyük çoğunluğu yerel, özerk ve kendi kendini yöneten kuruluşlarla gerçekleşmesidir.

 

 

ÜÇÜNCÜ SEKTÖRDEKİ BÜYÜME

 

Seksenli yıllarda ABD de en hızlı büyüyen sektör üçüncü sektördür. 

Bir örnek;

 

Dünyanın en büyük kadın örgütü olan ABD Kız izcileri 1978-88 yılları arasında okul çağındaki kız çocuklarının sayısında beşte bir oranında düşme olduğu halde üye sayısını 3.5 milyon olarak koruyabilmiştir. Florida eyaletinde ilk kez hapse mahkum olanlar (25 000 civarında) artık Salvation Army’nin gözetiminde şartlı tahliye edilmiştir. Çoğu iki üç kez tutuklanmış yoksul siyahlar ya da İspanyol asıllılardan oluşan bu mahkumlar  tehlikeye

Çok açık kişilerdir. Fiilen hapishaneye konsalar  her dört mahkumdan üçü suç işlemeyi alışkanlık haline getirecektir. Oysa salvation Army şartlı tahliye olunan dört kişiden üçünü normal hayata kazandırmaktadır.

 

 

Başarılı ve büyümekte olan üçüncü sektör kuruluşları yönetim esaslarını kendi içlerinde de uygulamaktadır.

Ücret alsın veya almasın görevlerden sorumlu tutulabilecekleri performans ve katkının ne olacağını açıklıkla belirtmeleri istenir.  Daha sonra görevliler bu performans hedefelerini ölçüt alarak düzenli bir biçimde değerlendirilir. İşinin gereğini yapmayanlar –ücretli olsun olmasın aynı görevde tutulmaz. Ya da yapabilecekleri türden bir göreve getirilirler. Yada yumuşak ya da kararlı bir biçimde  görevden alınırlar.

Bunun mümkün olabilmesi için üçüncü sektör kuruluşları yoğun bir eğitim çalışmasına girmişlerdir. Bunlardan çoğu baş yöneticisinden en yeni gönüllüsüne kadar bütün elemanlarını düzenli olarak eğitim programlarına sokmakta ve bu programlarda herkes hem tek bir alanda eğiticilik yapmakta hem de bütün öbür alanlarda öğrenci durumunda olmaktadır.  Üçüncü sektörde ilgi odağını  “hayırlı amaç”larından , performans ve sorumluluğa doğru  kaydıran kuruluşların sayısı sürekli olarak artmaktadır.

 

 

Artık  “Gönüllüler” yok

 

 

İyi işleyen bir üçüncü sektörde artık gönüllüler yok. Yalnızca ücret almayan görevliler vardır.

Salvation  Army, Filorida da kendi gözetiminde şartlı tahliye edilmiş 25 000 kişiyi sıkı bir denetim altında tutarlar. Oysa bu işle görevlendirilmiş 160 elemanları vardır. Bunlar Gönüllüleri denetleyip eğitirler ve işler sarpa sardığı durumda gerekeni yaparlar.

Asıl işi  250-300 dolayındaki ücretsiz elemanlar yürütmektedir. Piyasada bir daralma olduğu

Sırada Kız izciler Örgütünün  üye sayısını olduğu gibi koruyabilmesi, , gönüllü sayısında meydana gelen epey büyük bir artış sayesinde olmuştur.  Sayı 600 000 den 730 000 e çıkmıştır. Yeni gönüllülerin çoğu – en azından şimdilik- kendi çocuğu olmayan ama hafta içinde ve hafta sonlarında  bir iki akşam yalnızca kadınların bulunduğu ortamda ve çocuklarla bir arada olma ihtiyacını duyan, meslek sahibi genç kadınlardır  .  Onları buraya çeken şey, sırf yaptıkları işin profesyonelce olmasıdır. Haftada bir kaç saat  eğitim görmeleri ya da yeni gelenleri eğitmeleri istenir.

 

Aslında üçüncü sektör  kuruluşları içinden daha önce ücretli elemanlar tarafından yapılan işler, giderek artan bir oranda ücretsiz elemanlar tarafından üstlenmektedir.

 

 

KARŞI KÜLTÜR NİTELİĞİ

 

ABD  de üçüncü sektör kuruluşları hızla  yeni topluluk bağları yaratmakta ve birbirlerinden giderek kopan bilgi işçileri ile  “öbür yarı” arasında köprü kurmaktadırlar.  Giderek  daha büyük bir oranda , insanların etkili yurttaşlar haline geldikleri  bir alan yaratmaktadır.

 

Üçüncü sektör kuruluşlarında yeni topluluk bağları  oluşmaktadır. Gönüllü işlerde , işçi sınıfından gelme emeklilerle genç bilgi işçileri ir arada çalışırlar.

 

….

Üçüncü sektör kuruluşlarının gönüllüler için  yurttaş olma niteliğini anlamlı  bir biçimde gerçekleştirdikleri bir alan yaratma rolleridir.   Ülke yönetimi boyutları ve karmaşıklığı  ile doğrudan katılımı neredeyse  imkansız hale getirdiğine göre, gönüllülerine , bireyin bir etki yaratabileceği , bir sorumluluğu yerine getirebileceği  ve karar alabileceği kişisel bir başarı  alanı sunan da üçüncü sektörün insanları değiştiren kuruluşları olmaktadır.

 

 

Bireyin hizmet yoluyla egemen durumda olacağı bir alana ihtiyaç vardır.

 

 

 

Vakıflar genel müdürlüğü arşivinde kayıtlı (Osmanlı döneminden) 26 798 vakıf bulunmaktadır. Bu kayıtlarda 2309 Osmanlı kadının ismi 1044 kadının da vakfiyesi mevcuttur.

Bugün vakıf sayısının  yaklaşık 40 000 olduğu bilinmektedir.

 

 

 

 

Sağlınız yerinde mi?

Oturacak bir evimiz var mı?

Eğitim aldınız mı?

Bir aileniz var mı?

Akşam yemeğiniz dolabınızda mı?

 

Cevabınız “evet” ise siz Allah’ın  sevgili ve şanslı kullarındansınız.

 

Peki ya diğerleri ; sizin kadar şanslı olmayanlar...

 

Siz şanslı ama borçlu doğanlar…

Üzerinde yoksulun hakkı olan zenginler…

 

Her malın zekatı kendi cinsindendir.